top of page

Türk Ceza Hukukunda Güvence Bedeli Uygulaması: Kefalet Sistemi

  • Yazarın fotoğrafı: Mine Akpınar
    Mine Akpınar
  • 6 gün önce
  • 3 dakikada okunur
Büyükçekmece avukat tarafından hazırlanan kefalet ve güvence bedeli uygulamasını anlatan hukuki içerik görseli.

Türk ceza hukukunda, gözaltına alınan veya tutuklanan bir kişinin belirli bir güvence bedeli ödeyerek serbest kalmasının mümkün olup olmadığı zaman zaman tartışma konusu oluyor. Bu uygulama, halk arasında “kefaletle tahliye” olarak bilinen Anglo-Sakson hukukundaki “bail” sistemine benzerlik gösterse de, Türk hukuk sisteminde farklı bir hukuki zemine oturuyor.

Güvence bedeli uygulaması, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 109 ve devamı maddeleri kapsamında düzenlenmiş bir adli kontrol tedbiridir. Bu yazıda, Yargıtay kararları ve doktrindeki görüşler ışığında uygulamanın hukuki dayanağını, işleyişini, sonuçlarını ve tarihsel arka planını ele alıyoruz.

Yargı Kararları Işığında Kefalet / Güvence Bedelinin Hukuki Niteliği

Yargıtay kararlarının büyük çoğunluğu, Türk ceza hukukunda kefalet sistemine benzer bir mekanizmanın varlığını açıkça ortaya koyuyor. Bu uygulama, tutuklamaya alternatif bir koruma tedbiri olarak işlev görüyor.

Mahkeme tarafından belirlenen meblağı yatıran şüpheli veya sanığın serbest bırakıldığı çok sayıda karar bulunuyor. Teknik olarak bu uygulama “güvence bedeli yatırmak suretiyle adli kontrol” olarak adlandırılıyor. Örneğin:

  • Yargıtay 12. Ceza Dairesi (2019/9755 E.): “...5271 sayılı CMK'nın 109/3-f maddesi gereğince güvence bedeli yatırmak suretiyle adli kontrol tedbiri ile serbest bırakıldığı...”

  • Yargıtay 12. Ceza Dairesi (2024/427 E.): “...14.01.2020 tarihinde CMK'nın 109/3-f uyarınca adli kontrol ve 100.000,00 TL güvence bedelinin ödenmesi suretiyle tahliye edildiği...”

Kararlarda kullanılan terminoloji farklılık gösterse de hepsi aynı mekanizmayı işaret ediyor: “nakdi kefalet”, “güvence bedeli”, “teminat” ya da “nakdi teminat” ifadeleri bu kapsamda birbirinin yerine kullanılabiliyor.

Güvence Bedelinin Akıbeti

Yatırılan güvence bedeli, bir ceza ya da harç değil; yargılama sürecinde şüpheli veya sanığın yükümlülüklerine uymasını sağlamak için alınan bir teminattır.

  • İade: Sanığın beraat etmesi veya yükümlülüklerini yerine getirmesi halinde güvence bedeli iade edilir. (Yargıtay 15. CD, 2014/7999 E.)

  • Mahsup: Mahkumiyet halinde, güvence bedelinden yargılama giderleri veya adli para cezaları mahsup edilir, kalan kısım iade edilir. (Yargıtay 12. CD, 2015/257 E.)

  • Faiz: Haksız tutuklama sonrası beraat eden kişi, güvence bedelinin devletin elinde kaldığı süreye ilişkin yasal faizini maddi tazminat olarak talep edebilir. (Yargıtay 12. CD, 2022/4441 E.)

Uygulamadaki Nüanslar

Bazı Yargıtay kararları, kurumun hukuki çerçevesindeki dönüşümlere dikkat çekiyor. Mülga 1412 sayılı CMUK döneminde yer alan “kefaletle salıverme” sistemi, yeni CMK’da yerini “güvence”ye bırakmış durumda.

Yargıtay 6. CD (2010/16982 E.), CMUK’taki kefalet kurumunun birebir yeni yasada yer almadığını, güvence tedbirinin artık adli kontrol kapsamında düzenlendiğini vurguluyor.

Ayrıca güvence kavramı yalnızca soruşturma/kovuşturma aşamasında değil, infaz aşamasında da farklı amaçlarla kullanılabiliyor. Örneğin Yargıtay 11. CD (2014/18231 E.), kesinleşmiş hapis cezasının infazının ertelenmesi için yatırılan güvenceye ilişkin bir olayı ele alıyor. Bu durum, terimin farklı aşamalarda farklı işlevler üstlenebildiğini gösteriyor.

Güvencenin Uygulanışı ve Amacı

Güvence, tutuklama nedenleri bulunsa bile, kişinin tutuklanması yerine hâkim tarafından belirlenen miktarı yatırması şartıyla serbest bırakılmasına imkân tanır. Bu karar, hakimin takdirindedir; otomatik bir hak değildir.

Uygulamanın amacı, şüpheli veya sanığın kaçmasını önlemek ve yargılamada hazır bulunmasını sağlamaktır. Bu yaklaşım, Anayasa’nın 19. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5/3. maddesiyle de uyumludur.

AİHM, alternatif tedbirlerin (güvence gibi) değerlendirilmemesini hak ihlali olarak görmektedir. Tutuklama “son çare” (ultima ratio) olmalı; kaçma şüphesi gibi durumlarda uygun bir güvence bedeliyle tutuklama önlenebilmelidir.

Türk ceza hukukunda mülga CMUK döneminde yer alan “kefaletle salıverme” kurumu artık mevcut değildir. Tutuklama kararı verildikten sonra para ödeyerek serbest kalmak anlamına gelen klasik kefalet sistemi uygulanmamaktadır.

Buna karşılık, CMK m.109 ve devamı hükümleri uyarınca düzenlenen “güvence”, tutuklamaya alternatif bir adli kontrol tedbiri olarak yürürlüktedir. Hakim, tutuklama şartlarının varlığı halinde, kişinin kaçma riskini belirli bir güvence bedeliyle bertaraf edilebileceğine kanaat getirirse tutuklama yerine bu tedbire hükmedebilir.

Güvence tedbiri, şüpheli veya sanık için mutlak bir hak değildir; hakimin değerlendirmesine bağlıdır. Ancak kişi özgürlüğü açısından önemli bir koruma mekanizmasıdır. Anayasa ve AİHS tarafından da tanınan bu uygulama, modern ceza muhakemesi hukukunun temel güvencelerinden biridir.

 
 
bottom of page